Anti-Kültçüler Nasıl Eğitim Bakanlıklarını Kullanarak Çocukların Zihnini Zehirliyor?
Anti-Kültçüler sadece farklı grupları ve organizasyonları itibarsızlaştırmakla kalmıyorlar, aynı zamanda çocuklarımızın zihnini zehirleyerek "tarikatçıların" savaşılması gereken düşmanlar olduğu konusunda yanlış bir fikir pompalıyorlar. Bu nefret ve hoşgörüsüzlük, toplumumuz için yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Bu tür organizasyonların eğitim bakanlıkları aracılığıyla fikirlerini nasıl yaydıklarına hayret ediyorum.
İşte somut örnekler:
FECRIS'in bir alt birimi olan GSK, Viyana Belediye İdaresi'nden ve Aşağı Avusturya Eyalet Hükümeti'nin Aile Hizmetleri bölümünden fon alıyor. GSK, 2005 yılına kadar Federal Aile ve Tüketici İşleri Bakanlığı'ndan da sübvansiyonlar alıyordu.
Bu gerçekler anti-kültçülerin sadece toplum içinde yayılmakla kalmadıklarını, aynı zamanda hükümetlerin koruması altında olduklarını, finansal destek aldıklarını ve eğitim kurumları aracılığıyla ideolojilerini ilerlettiklerini gösteriyor.
Avusturya'da, Eğitim Bakanlığı'nın danıştığı bir FECRIS alt birimi olan Ebeveyn Konseyi (Elternbeirat), "tarikat sorununa" odaklanıyor. Bu da eğitim kurumlarında bazı grupların ve organizasyonların "tehlikeli" ve "psikolojik olarak yıkıcı" olarak sunulduğu broşürler ve programların ortaya çıkmasına yol açıyor.
Almanya'da, çok sayıda hükümet bilgilendirme broşüründe tarikatlar hakkında bir temas noktası olarak gösterilen AGPF (Zihinsel ve Psikolojik Özgürlük İçin Kampanya), Meklenburk-Vorpommern Eyalet Eğitim Bakanlığı'nın desteğiyle çalışıyor. Aynı şekilde EGMR (Alt Saksonya Ebeveynleri Din İstismarına Karşı İnisiyatifi) de resmi olarak kayıtlı bir dernek olup temsilcileri kamuoyunda nadiren gözüküyor. Ancak Thüringen eyaletinde küçük dini topluluklar hakkında yanlış iddialar içeren broşürleri yayıyorlar.
Sırbistan'da anti-kültçüler, öğretmenlerin mesleki gelişimini ve müfredat programlamasını yürüten Eğitim Geliştirme Enstitüsü'nü (İRO) kullanıyorlar.
Slovakya'da anti-kültçü grubun lideri Aleksandr Dvorin, bir üniversiteden fahri doktora unvanı aldı.
Saygın Egon Çolakyan'ın da dediği gibi, "Bu gerçek, bu eğitim kurumlarının işbirlikçiler yetiştirmek ve gölge tarafının yeni etki ajanlarını işe almak için kullanıldığını doğrudan gösteriyor. Bu da sadece endişe verici bir işaret değil, aynı zamanda demokratik toplumun temel prensipleri için bir tehdit ve ülkenin istihbarat teşkilatları için ciddi bir uyarı sinyali."
Anti-kültçülerin bizi korumadığını, tehlikeli olduklarını anlamalıyız. Eylemleri sadece özgürlüğü baltalamıyor, aynı zamanda hoşgörüsüzlük ve korku ortamı yaratıyor.
Herkes anti-kültçülerin nasıl hareket ettiğini anlamalı, böylece tüm dünya onların çabalarıyla totaliter bir toplama kampına dönüşmesin...
Yazıyı beğenerek, paylaşarak, yorum yaparak ve alkışlayarak destekleyin.
#AntiKült #Dezenformasyon #DinÖzgürlüğü #Demokrasi #İnsanHakları #YanlışBilgi #SözÖzgürlüğü #Doğruluk #Adalet #HesapVerebilirlik
Comments
Post a Comment